27 Ekim 2016 Perşembe

Neo'suz Matrix'ten Çıkış


Matrix filmi üzerine alternatif bir yorum


Neo’suz Matrix’ten Çıkış


Matrix’i kuranlar Neo’yu, ajan Smith’i türettikleri kazandan döktüler. Neo oyunun içinde herkesin içindeki mücadeleci potansiyeli aşan yapısıyla ajan Smith’ten daha işlevsel değildir. Tek farkı daha eğlenceli ve kahraman olarak sunulmasıdır. Keanu’nun canlandırdığı karakter bir misyonun lideri gibi görünen, ama aslında tek kaleli maçın amigosu olmaktan öteye geçmeyen bir kimliktir.

Slavoj Zizek ‘Matrix filmi felsefecilerin mürekkep lekesi testidir. Felsefeciler orada kendi gözde felsefelerini görüyorlar.’ Diyor. Kırmızı hapa, kehanetlere, Noe’nun süpermenliğine (son sahne unutulmasın) vb. kanıt bizim bu lekeye bakış şeklimizle belirlenmekte. Baktırılma şekli de denebilir. Bu dayatma sezgilerimizi, idrakimizi, algılarımızı yoğa sayar ve neyin gerçek olduğuna aslında bizim karar veremeyeceğimizi fısıldar kulağımıza.

Godot ya da mehdi bekleme hali bazı hallerde yanıltıcı olabilecek bir süreçtir. Morpheus’un Neo’ya sunduğu iki hapta da morfin bulunmaktadır. Kırmızı ya da mavi hapı seçmek bir fark yaratmıyor. Filmde Trinity, Teslis adlı kızımız da morfinin oluşturduğu sanrı, senaryodaki Tanrılar ve Rablar A.Ş’de çalışan cazibeli bir memuredir. Filmdeki işlevi Neo’nun beklenen kimse olduğuna değin inancını kaybetmemesidir. Bunun için kiraz dudaklar ve gül memeler kartını kullanır bol bol. Başaramazsa kurulu Matrix düzeni bize sunulan şekliyle gözlerimizin önünde iskambil kağıdından örülme bir bina gibi yıkılacaktır.

Mehdi tek tek herkeste tükenmeye yüz tutmuş ya da herkeste bitmiş o umut ışığını taşıyan son kimse addedilir bir yoruma göre. Düşünce olarak umarsızlık düzlemindeki ilk yükselti, ilk basamaktır. Neo bize Matrix filminde böyle biriymiş gibi takdim edilir. Sanal hayattan gerçek denen hayata adım atması bu vehmi güçlendirir. Bir seri kabulden en birincisidir. Bana vampir filmlerini hatırlatıyor. Bu filmler bir kabul dayatır seyircilere. Farzet ki, kan emen, çok güçlü, ölümsüz bir yaratık var. Böyle der. Bunu kabul etmeden kendinizi bir vampir filmine kaptırmanız mümkün değildir.

Böyle bakıldığında Cypher’in aslında hain olmadığı iddia edilebilir pekâlâ. Reset elemanıdır daha çok. İhaneti sayesinde heyecan yaratılmakta, kurtarıcı beklemek eylemi ancak bu heyecan sayesinde dirilmektedir. Aslında mavi hap yitmiş gitmiş dünyadaki hayatın bir benzerinde, kurtarılmış bir kopyasında yaşamak içindir. Belki de sonsuz bir yaşamın beşiğidir.  

Kısacası Matrix düzeni de, Neo’nun misyonu da  Cypher’ın o ünlü sahnede yediği bifteğin lezzeti kadar gerçektir.

                                                                                                                   Amsterdam - 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder