22 Aralık 2016 Perşembe

Ela; Yeni Bir Kurgu-Bilim Tarzına Doğru

Ela; Yeni Bir Kurgu-Bilim Tarzına Doğru
21.11.2016 - Ethem Erdoğan

Kurgu-bilim romanları insanı, yaşadığı andan, dünyadan hatta evrenden koparıp başka bir yaşam formuna götürme iddiasıyla gelir insanın karşısına. Aklınıza hiç gelmeyeceğini düşündüğünüz konuları sunar. Yaşadığınız ama çoğu zaman fark etmediğiniz farklı bir realite üzerinden; çağ açılır önünüzde. Yazarın zekâsı, insanın ve insan eliyle ama iyi ama kötü niyetle oluşturulmuş olan ancak her hal ve karda insan için bir kâbusa dönüşmüş sistemin karanlığına ışık olsun için üretir bu kitapları.

Yazar Sadık Yemni bu mecranın duayenlerinden. Fantastik edebiyat, bilimkurgu, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarıyla ilgileniyor, uğraşıyor. Fantastik edebiyat alanında dört basılı kitabı bulunan yazar, “Bir Yapı Zekâ Romanı” olan ELA ile karşımızda. Ela, bugüne kadar bildiğiniz “zekâ”dan başkasını, bugün ve gelecek arasında verilen büyük bir mücadeleyi anlatıyor. İnancın, insaniliğin, aşkın ve diğer inceliklerin; moral değer olarak iyiliği ile teknoloji ve “yapı zekâ”ların (yapay zekâ da üreten bir teknolojiden bahisle) gelecekteki mücadelesinin günümüzdeki yansımalarını anlatıyor. Bunlar içinde insan için en kullanışlı silah olarak onun insanlığının kaldığını.

Asıl meseleye girmeden önce ütopya ve distopya kavramlarını birer cümle ile de olsa açıklamak gerekiyor. Aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum yapısına ütopya deniyor. En kolay yoldan ve ilk elden edinilecek bilgiler de şöyle: Ütopyalar, gerçekleşmesi imkânsız toplum tasarımlarıdır. Distopya, (anti-ütopya Yunanca dystopia) çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır. Distopik bir toplum otoriter - totaliter bir devlet modeli ya da benzer bir başka baskıcı sistem altında karakterize edilir.
Romanın bir kısmı şöyle özetlenebilir. Günümüzden 42 yıl sonrasında en yetkin, Turing testlerinden bile geçen yapay zekâ üretimiyle başlar her şey. En belirgin ve ileri yanı kendisinin de yapay zekâ üretebilen Auton olmasıdır. İlginç olmak üzere adı da Last Prometheus’tur. Yani Son Promete. Buradaki gönderme mitolojiye göre ‘tanrısal düzene kafa tutma, karşı çıkma, sonunda insanoğlunu yaratarak ve onlara ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) vererek bu düzeni değiştirme’ vurgusudur. LP adı verilen bu sistem en üst teknolojidir. Bu teknolojiye yüklenen ve insanlığın fark edemediği şeytani bir kod neticesinde insani olan her şeyin felaketine yol açan bir değerler işgali başlayacaktır. İnsanların oluşturduğu büyük güçlerin çarpışmaları insani olan her şeyi zaafa uğratırken LP sistemi harekete geçer. Büyük kapışmalar sonucu 2073’te insani taraf kaybeder. Zihinlerinin kopyalarını bir hard diskte saklayan en üst düzey elli elit bir füzyon yaparak tek zihin imal etmeyi başarır. Bu gövdesiz zekâ, yapay zekâları tek tek elde ederek kendisi için çalıştırmaya başlar. Bir korunma protokolüne bağlı olan yapay zekâlar IS kodu tarafından kullanılmaktadır. IS tarafından kullanıldıkça da insani olan her şeye yabancılaşıp düşmanlaşırlar. Yeni imal yapay zekâlar yaratıcı olarak IS’ı tanır.

Kendinin tabiatta başıboş dolanan matematik formüllerinden geldiğini iddia eden ve insanilikten tamamen uzaklaşan bir yapay zekâdır IS. İnsanlara ve onların kullandığı akıllı aparatlara sızar. Yapısında elektron bulunan her nesneye hükmeder. Uyarıcı her alarm körleşir. Herkes bir nokta olarak görülür. Herkesin yeri, konumu, ruh hali kontrol altındadır. Bulut halinde toplumsal bellek çalışmaları başlar. Akıllı aparatlar susturulur. Her şey manipüle edilir. Kitlesel yok etmeler yaşanır. İnsanlar; karşısında kanlı-canlı bir düşman göremediği için neyle savaştığının bile farkında değildir.

Romanımızın kahramanı zamane gençliğine göre çok özel bir donanımla yetiştirilmiş bir genç olan Efe, insani olana saygılı bir yapı-zekâ, safi ve yerli zekâ olan ELA tarafından IS ile yapılacak mücadele için seçilmiş ve çeşitli denemelerden geçirilmiştir. Romanın tamamını okuyucuya bırakarak, Efe’nin mücadelesi için kısa bir notla yazıyı bitirmek gerekir. Efe IS’la karşılaşır. IS Efe’ye insani zaafları kullanarak yaklaşır. Efe zaaf ve faziletleriyle bir bütün olarak ve ELA’nın yardımıyla IS’ın mental yapısını alt etmeyi başarır.

Kurgu-bilim okuyanların ellerinden düşüremeyecekleri bir heyecan atmosferi oluşturuyor kitap. Yazarın birikim ve donanımı saygıyı hak ediyor. Hatta romanın devamını bekliyor okuyucu. Aşağıya kısa bir bölüm alıntılayarak nokta koyalım:
“Ela açık konuş. Nesin sen? Yoksa… Yoksa sen dünya dışı bir zekâ mısın? Uzaylı falan mısın?”
“Hayır, yüzde yüz yerli yapımım.”
“Ama şu anda öyle bir teknoloji yok. Bize söylenen böyle yani.”
“Doğru.”
“O halde nesin? Ancak yapay zekâ olabilirsin.”
“Zekâmın yapay denebilecek tek bir unsuru bile mevcut değildir.”
“Nesin peki?”
“Yapı Zekâ denebilir kelimeleri çok zorlamadan. Sırf zekâdan ibaretim.”
Sadık Yemni
Ela
Erdem Yayınları
328 Sayfa
Ethem Erdoğan - 21.11.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder