Tlön, Uqbar, Orbis, Tertius (1940) Öyküsünün Yazarı J.L. Borges'e
İdeal Küreselleşme – Hrönir
Gerçekliği
Dünya
Tlönleşirken diller, bilim, sanat ve daha da önemlisi ruh hallerimiz yeniden
şekillenecek. Şu anda bizleri tanımlayan ve aramıza sınırlar çeken her şey
hızla kağşayıp, değişip yenilenecek. Ve yüz ciltlik muhteşem Tlön ansiklopedisi
her kitapçıda, her kütüphanede bulunur hale gelecek. O günlerde hayatımız
baştan aşağı bir hrönir gerçekliğiyle yüklü olacak.
Bu değişim yavaş yavaş ivmelenecek, ama sonucun içine nano tepkimeleri bile
aşan bir hızla dalacağız. Masallardaki göz açıp kapamayla ulaşılan beldelerde
yaşanankilere benzer bir değişme olmayacak bu. O diyarlara gidenler eski
bilinçlerini kuşanmış olduklarından gördükleri şeylere şaşıp kalırlar. Tlön
gerçekliğine tamamen geçildiğinde şaşkınlığın yerini huşu soslu hafif, ama
sürekli bir merak beklentisi alacak.
Hrönirleşme en ütopik ve kurnaz bakışın bile hayal edemediği mükemmelikte bir
küreselleşme yaratacak. Şu anlarda can çekiştiği için iyice vahşileşen
kapitalizm en ilkel sınırlarına çekilecek ve sonlanacak. Lüks tüketimi duracak.
Çünkü en lüks maddelerin anında üretim gerektirmeyen kopyalarıyla dolacak
ortalık. Hiçbir nesne, son moda giyim eşyası, hatta sofistike aparatlar bile
kimseye züppelik yapma ve ayrıcalık yaşama fırsatı vermeyecek. Sol devrim
denemelerinin başaramadığı şeyi hrönirleştirebildiklerimiz başaracak. Lüks
tüketimi durunca kapitalizm de duracak.
Hrönirleşme gerçekliğinde seçim yapılmayacak, ama ideal demokrasi altın devrini
yaşayacak. Çünkü oylamalar, aday tespitleri, idareciler, bakanlar ve küresel
cumhurbaşkanı belli güçlerin bürolarında tespit edilemeyecek artık. Hergün
güneş doğarken raslantısal bir piyangonun, zihinler arası etkileşimin
fırdöndüsü ya da, etkisiyle idareci kadro yenilenecek. Hiçbir makam, iktidar,
mevki, birkaç haftadan uzun süremeyecek. Kimse çocuklarına iktidar ve kapital
devredemeyecek. Kraliyetler, cemaatler, ezoterik kurumların hepsi dağılıp bu
fırdöndüsel piyangonun etkisine tabi olacaklar. Meslekler, uzmanlıklar herkesin
malı olacak. Kalifiye olmayan işler herkesin elini öpecek. Bir sabah masanızın
üzerinde kendi kendine beliren bir zarfta o gün, bir hafta ya da en fazla iki
üç hafta boyunca yaş, cinsiyet ve zihin kalibrenize uygun olarak kasaplık,
terzilik, hamallık, çiftçilik, öğrencilik, laborantlık, aylaklık ya da küresel
dünyanın cumhurbaşkanlığını yapacaksınız. Bir anda eski işinizin belleğinizdeki
kayıtları gevşeyecek ve yeni işinize uyarlanacaksınız.
Süpermarketler yerini mahalle bakkallarına, bakkallar da şahsi üretime
bırakacaklar. Giyecekler, makamlar, para ve tahviller gibi yiyecekler de
hrönirleşecekler. Mahalle bakkalları birer birer ortadan kalktığında tarım
üretimi kendini epey sınırlamak zorunda kalacak, ama tamamen sonlanmayacak.
Pırasa ekip pancar biçmek, pancarları eve götürürken bazılarının patlıcana
dönüşmesine alışılacak. Hergün beliren yeni bir maydanoz çeşidine ad vermekte
direnenler çıkacak. Kapkalın defterlere yazdıkları adlar sayfalardan taşıp
sokaklara dökülecekler. İnsanlar yeniden sebze meyve toplayıcı çağlarına geri
dönecekler. Çocuklar ve yaşlılar çıtır çıtır taze ekmeği, peyniri, domatesi
bakkaldan almaktansa ağaç tepelerinden toplamayı yeğleyecekler. Tüfekle, okla
yayla yapılan avcılık bitecek. Geyiğin zihni de hrönir tuttuğundan avcıya kaya
parçası gibi görünecek. Son tüfek te değişip başka bir şeye dönüşene kadar
avcılar geyik sanıp kayalara, kuş sanıp ağaç dallarında yetişen muz kokulu
karpuzlara ateş edip duracaklar. Balıkçılık da bitecek. Oltalar
sarmaşıklaşmadan önce teknelere mercan parçaları çekip duracaklar.
Hayvansal protein kaynağı hayvanlar olmaktan çıkacak. Bütün gerekli
aminoasitleri kendimiz ağaç dallarında, yastıklarımızn altında, bazı günlerde
yarı şaka olarak boş ayakkabılarımızın içinde çeşitli renklerde lezzetli
nohutçuklar olarak bulacağız.
Enerji sorunu denen şey kökünden yokolacak. Herkes kendi ışığı ve ısısıyla
haşır neşir olacak. Bir zamanlar benzin, gaz yakarak, atomun çekirdeğini
parçalayarak enerji elde edildiğini hatırlayan tek bir kişi bile kalmayacak.
Zihnimiz şişe, hrönirleşme cin olacak ve istekten türeyen çevre kirletmeyen
enerji çeşitlerine gark olacağız.
Psikoanaliz, antidepresan, yoga, meditasyon, alkollu içki tüketimi, eroin,
kokain ve esrar kullanımı tarihe karışacak. Hrönir gerçekliğinde kafa sürekli
bu aşamalar ve işlem zenginliği üzerine kurulduğundan hep yüksek durumda
kalacak. Kimse kendini uzun süreli meyus, depresif, gamlı ve kederli durumda
tutamayacak. Bu tür arızalar maziden ekolanmış uyuzluklar olarak kısa süreli
ziyaretlerde bulunabilecekler sadece.
Zaman da hröniroidsel bir kıvamda akacak. Takvimler, saatli radyolar falan
anlamsızlaşacaklar. Kimse bugün günlerden ne diye sormayacak. Saat taşımak
anlamsızlaşacak. Randevu diye bir şey kalmayacak. Görüşmek istediğiniz kimseye
inşallah, umarım, yakında kelimelerinden birini kullanmanız yetecek. O kimseyi
anı gelip gördüğünüzde bunun rasgele meydana geldiğini, ama ikinizin de
hoşunuza giden bir tesadüf olduğunu düşüneceksiniz.
Gelecek tasası tamamen ortadan kalkacak. Yaşlılık bir sürü engellerle kuşatılma
hali olmayacak artık. Ölüm baki kalacak. Bir an gelip diğerleri için arkada
bıraktığı izlerle hatırlanan biri olacaksınız. Eskiden ölümsüz ruh denen şey bu
izlerin direnginliği, aynı şeyi isteyenlerin şevkli bellek desteği olacak. Siz
hatırladığınız için varkalan malzeme başkaları tarafından özenle belleklerine
kazınacak. Kayıtları tutulacak. Bu kayıtlardan dev arşivler peydahlanacak.
Rüyalarda bu arşivleri ziyaret ederek ölülerle sohbet etmek mümkün olacak.
Arşiv tozu kıpır kıpırlığı diye bir laf sık sık kullanılacak.
Mükemmelüstü, nirvana ötesi demeli belki, küreselleşmede tek bir gezegen ailesi
mevcut olacak. Bu nedenle savaşlar, seri cinayetler, boks maçları, kavgalar ve
intiharlar mazinin baskısıyla zar zor hatırlanabilen eski marifetler olarak
kalacaklar. Ordu, rütbe, tank, tüfek, biyolojik, kimyasal ve nükleer silah
kelimeleri yavaş yavaş unutulacak. En zor çapraz bulmacalarda alın kırıştıran
kelimelere dönüşecekler.
Orospuluk ve buna dayalı olarak pezevenklik, randevu evleri, kerhaneler falan
tarihe karışacak. Mastürbasyon yapmak da. Çünkü hrönir gerçekliğinde
cinselliğin çağrısı anında en ehven karşılığını bulacak.
İyilikler, yapılmaya fırsat bulunan kabahatler, kötücül şakalar falan hep
toplumsal belleğin parçası olarak kalacak. Bu nedenle hrönir hareketililğinin
en hızlı etkileşim sürecine tabi olacaklar. Birinin kafasına taş indirmek
isteyen biri son saniyede taşın bir demet kurumuş papatyaya dönüştüğünü görerek
sevinecek. Bir diğerine takılan çelme onu düşürmek yerine ünlü bir baleden hoş
ve kısa bir alıntı yaptırtacak. Seyredenler, eşek şakasını icra eden de dahil
alkışlayacaklar.
Restoranlarda mönü kartları bulunmayacak. Aralarındaki fark da bitecek. Önünüze
gelen yemek aklın sınır berisiyle güç bela sezilen bir sistematiğin seçimi
sonucu zaten ağız tadınıza uygun olacak.
Para, çek, kredi kartı uygulamaları sıfırlanacak. Emek ve takasın doğru
orantılı mevcudiyeti bankaları gereksiz kılacak. Ve şehirlerin en iyi yerlerini
ele geçirmiş olan banka binaları kütüphanelere dönüştürülecek.
İnsanların önemli bir kısmı evden çıkıp işe falan gitmeyecek. İşler, güçler ve
idare evlerden, mahallelerden de yönetilebilecek. Şehirlere doluşmuş nüfus
yavaşça kırsala çekilecek. Şehirlerin vaadedebileceği tek bir üstünlük
kalmayınca, iletişimin zihinle yapılması nedeniyle mobil telefonların,
internetin, uyduların, kablolu telefonun işlevi de bitecek. Televizyon
şirketleriyse çoktan tarihe karışmış olacak.
Artık küçük çocuklar için ne kreş, ne de oyun bahçesi inşa etmeye gerek
kalmayacak. Oyun beklenmedik belirmelerle her yaşta ve aldığınız her solukta
zaten var olacak. Pedagoji denen bilim dalı kendini bu gerçekliğe uyarlayıp
iptal edecek.
Bilimler de tümden değişikliğe uğrayacak haliyle. Sosyoloji, felsefe ve
psikolojinin yanı sıra en başta tarih bilimi tarihe karışacak. Mazi geleceğe
basınç yapamadığında, kayda kuyda da gerek kalmayacağından tarih kitapları
tarihe karışacak. Bir zamanlar tarih bilinci denen şey anın yetkin tasavvuru
formatına dönüşecek. Fizik manyetik alanlar arası ilişkilerin farfaralı trafiği
konularını işleyecek. Matematik denklemleri ilk kez herkese hitap edebilmenin
hazzıyla kağıt yüzeylerden, kara tahtalardan sıyrılıp üç küsur boyut
kazanacaklar. Kimya deneyleri bil bakalım tüpten bu defa ne çıkacak oyununa
dönüşecek. C + O2 = H2S denklemi bazı tişörtlerin ön yüzlerinde zaman zaman
belirip yokolacak.
Birbirinden berbat ve kötücül ruhlu filmlerden de kurtulacağız. Ücretli,
havalı, afurlu tafurlu aktörlük, yönetmenlik falan bitecek. Bütün videotekler
kapanacak. Bazı sinema salonları kalacak, bazıları yok olup gidecek. Kalanlar
her an, her dakika başka başka, nabza, isteğe göre filmlere beşik olacaklar.
Kar kristallerinin, parmak izlerinin tekinin bile diğeriyle aynı olmadığı gibi,
diğeriyle tamamen aynı tek bir film mevcut olmayacak. Film sayısı gezegende
yaşayan zihin sayısının onlarca, yüzlerce katına ulaşacak.
Sayısız kulüpler ve cemiyetler kurulup bozulacaklar. Hiçbir üye diğerinden daha
kıdemli olmayacak. Herkes potansiyel kurucu üye sıfatıyla doğacak. Birisi
herkes, herkes birisi ya da birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için sözleri
bu gerçeklikte hiçbir mana ifade etmeyecek.
Daha da ilginci belki, bazı kimseler gökte akıllı yıldızların göz kırptığını,
ışığın mana taşıdığını görmenin mahçup şaşkınlığını yaşayacaklar.
Bir dakika... Bunları yazarken masamın üzerinde beyaz bir zarf belirdi.
Açıyorum. Yarın sabahtan itibaren hrönir gerçekliğinin yeni cumhurbaşkanı ben
olacakmışım. Bugün mahallenin çöplerini toplayan takımdaydım. Dün ne iş
yaptığımı ise hatırlamıyorum.
Aralık 2007
Amsterdam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder