29 Aralık 2022 Perşembe

MOR HAP - Matrix Filmi Üzerine Alengirli Düşünceler

 

Matrix filmi için alternatif bir çözümleme.

 

Mor Hap


 

Hapı yutma diye argo bir deyim vardır. Olumsuz anlamda kullanılır. İnsan hastalanınca iyileşmek için hapı yutmaz mı? O halde hapı yuttuk denince neden bir şeylerin ters gittiğini düşünürüz? Bizi hap yutacak hale getirecek bir rahatsızlıktır sözü edilen mecaz olarak. Ya da yıllar öncesinden ünlü Matrix filmindeki kırmızı ve mavi haplara bilinci örtülü bir göndermedir. Olur ya!

 

Matrix filmini hepiniz görmüşsünüzdür. Wachowski kardeşlerin 1999’da yeni milenyum öncesi dünyayı sarstıkları film. Konusu filmi görmeyenlerin kulağına bile çalınmıştır bir yerlerde. İki film yeterdi, ama teslis ve ekstra kazanç adına üç ayrı film yapıldı. Diğer iki bölüm ilkinin tadını veremedi. Çünkü bütün felsefe cephanesi birinci filmde patlatılmış ve tüketilmişti.

 

Matrix üzerine çeşitli yorumlar yapıldı. Filozoflar dış dünya gerçekliğini sorguladılar. Din bilginleri mitolojik terimleri hıristiyanlığın, budizmin ve hıristiyanlığın başlangıcındaki sırları bilen mezheplere gönderme olarak yorumladılar. Bu filmlerin kaçınılmaz olarak iğneleyici, batıcı, alaycı, rahatsız edici ve nüktedan şekilde verilen politik yankıları da mevcuttur. Dünyanın nasıl yönetildiğini açımlamaktadırlar.

 

Filmin konusu özetle şöyledir: Bilgisayar hackeri Thomas Anderson dünyada sıradan bir yaşam sürmekte ve 1999 yılında yaşadığını sanmaktadır. Gizemli Morpheus’la tanışınca gerçeğin farklı olduğunu fikrine toslar. Aslında 200 yıl ötededirler ve akıllı makineler dünyada kontrolu ele geçirmişlerdir. Bilgisayarlar 20. yüzyılın sahte bir kopyasını oluşturmuşlardır. Aslında insanlar küçük hücrelerde hapistirler. Bütün bu sahte hayat ve makineler varlıklarını onların ürettiği biyo enerji vasıtasıyla sürdürülebilmektedir. Anderson, Neo yani Yeni lakabıyla makinelerin ürettiği insan kılıklı ajan Smithlerle mücadele etmeye başlar. Dünyayı yeniden insanların idaresine kavuşturmaktır amacı.

 

Bu mega bütçeyle üç bölüm halinde gösterilen film çok ilgi gördü. İnsanlar Matrix’in ana öyküsünde ve Anderson’un mücadelesinde neyi ilginç bulmuşlardı? Film tekniği gerçekten harikaydı. Bu tek başına yetmezdi. Bu öyküde bizi çeken neydi? Kırk yıl kadar geriye gidelim.

 

Ünlü Polonyalı bilim kurgu yazarı Stanislaw Lem meslekdaşlarından birkaç on yıl önce 1964’te yayımlanan summa techonologiae adlı kitabında Phantomat(benim serbest çevirimle düşomat ya da hayalmatik) adlı sanal gerçeklik yaratan bir makineden söz etti. Phantomat’ın içinde yeni bir hayat seçmek mümkündü.

 

İnsan böyle bir şeyi arzu eder mi? Eder. ‘Tanrım beni baştan yarat’ arzusunun şarkılara, romanlara ve operalara konu olmuş çok güçlü ve yaygın bir duygu olduğu unutulmasın.

Düş otomatı bize sufistlerin daima aradıkları şeyi vermekteydi. Materyal dünyadan ve ölümlülükten sıyrılma. Sonsuza dek sanal bir âlemde varolmak. Uyusam uyanmasam derler sıkıntıda olan kimseler. Bunla ölüp gitmekten çok rüyalara dalıp, hayalmatiğe kapılıp eskisinden çok daha olumlu bir gerçekliğe, daha keyifli, katlanılır bir hayata ulaşma özlemini kastederler.

 

Matrix filminde Anderson böyle bir imkânı kırmızı ve mavi haplar yardımıyla elde edecektir. Uyku tanrısı Morpheus kendisine hapları uzatır. Maviyi alırsa eski mutlu sorunsuz, ama sanal olan hayatına dönecektir. Kırmızı hapı yutarsa gerçekliği adım adım tanıyacak ve insanların yeniden normal hayata kavuşmaları için mücadele edecektir. Tabii ki kırmızı hapı seçer. Neo bir seçilmiştir. Bir tür Mesihtir. Kurtarıcıdır.

 

Matrix yapılmadan önce bu konuları işleyen bazı filmler vardı. Matrix’in yapılabilmesinde etkin olmuşlardır. Bunlardan biri Matrix’ten sadece bir yıl önce gösterime giren The Dark City’dir. Karanlık Şehir adlı öykü Matrix’i izleyicilere hazırlayan en önemli filmdir desek sanırım abartma olmaz. Öyküsü kısaca şöyledir: Filmin kahramanı John Murdock vahşice işlenmiş cinayetlerin katili olarak aranmaktadır, ama hafızasını kaybettiği için hiçbir şey hatırlamamaktadır. Kim olduğunu öğrenmek ve hafızasını yeniden kazanmak için verdiği uğraşlar sonucunda, insanın düşünce yapısının ne olduğunu inceleyip beynine hákim olmak üzere gizli deneyler yürüten yaratıklarla karşılaşır. Bütün şehir, yaşamı sandığı her şey bir simülasyondan ibarettir. Dark City’den söz edince David Cronenburg’un aynı yıllarda çektiği ExistenZ’i de anmak lazım. 

 

Bir diğer film de 13 kat, The Thirteenth Floor’dur. Matrix’le neredeyse aynı zamanda (1999) gösterime girdi. İki bin küsurlu yıllardaki bir bilişim uzmanı 1930’larda geçen bir simülasyon yaratır. Zaman zaman oraya yolculuk yaparak gönül eğler. Yarattığı sanal gerçeklik öyle güçlüdür ki, can verdiği sanal kahramanlar da zekaları sayesinde simülasyonlar yaratırlar.

Simülasyonlar niçin büyük bir titizlilikle planlanır? Bu mükemmellik arzusu neyi amaçlamaktadır. Kusursuz bir dünya mümkün müdür?

 

Matrix filminden iyi tanıdığımız ajan Smith bir sahnede şöyle der: “Birinci Matrix’in içinde kimsenin acı çekmediği, herkesin mutlu olduğu mükemmel insani bir dünya olarak tasarımlandığını biliyor muydun? Sonuç bir felaket oldu.”

 

İnsanın kozaların içindeki enerji kaynağı olarak kullanılması, çalıştırılması yani, Matrix programının hedefi değildi. Hedef mükemmel bir dünya yaratmaktı. Kimbilir kaçıncı kez insanlığın mükemmel bir dünya arayışı hüsranla sonuçlanmakta.

 

Şimdi zamanımıza hepimizin ittifakla kırmızı hap kürü yaptığını düşündüğü anlara bir bakalım. İngiliz felesefecisi John Gray, Matrix filminin çağrıştırdığı durumlar üzerine çok güzel bir deneme yazmıştır. Zamanımızı çok iyi gören bu denemeden önemli bulduğum birkaç önermeye bir göz atalım.

 

Şu sıralar politikaya inanç önemli ölçüde yokolmuş ve teknoloji dönüştürülmüş dünya rüyasını tek başına ifade eder hale gelmiştir. Çok az kimse refahın daha adil bölüştürülmesiyle açlık ve fakirliğin bertaraf edileceğine inanmaktadır. Politikayla ne Irak’ın işgalini engelleyebildik, ne de açlık sorununu.


Anenevi şekilde süren sosyal kontrol bitip gittiğinde cürümle mücadele için yerine video kameralarını ikame ettik. Terörizme destek veren ülkelere karşı akıllı bombalar, hayal kırıklığı ve depresyon gibi insani tepkilere karşı prozak. Çevreye kafayı takmamak için de walkman ya da MP3.


Matrix insanın daha iyi bir dünya için doğallıktan uzaklaşmış istek ve arzularının en gelişmiş teknolojiyle kaçtığı bir rotadır.


Matrix kendini sonsuza kadar yenileyebilecek şekilde inşa edilmemiştir. Er ya da geç kader ya da zaman nedeniyle yokolup gidecektir.


Matrix üzerine yapılan yorumlardan birinde sistem içinde arıza yaratacak bir kaynağa değinilir. Bu insani serbest iradedir. Kozada yaşayanlar bir sanrı içinde yaşarlar. Ama bir kez bunun sanrı olduğunu keşfederlerse karşı çıkabilirler.


Aslında gerçekliğin, problemlerimizin çoğunun çözümsüz durduğu bir pazarı yoktur.
Matrix filmleri teknolojik sihirin harika bir sanat ürünüdür. Eğer bir mesajları varsa, bu teknolojinin sihir olmadığıdır. Teknoloji gerçekte insan hayatını değiştiremez.

 

Matrix filminde Morpheus’un hovercraftındaki asilerden birinin adı Cypher’dır. Zamanla insan ve makine arasıhdaki bitmez tükenmez savaştan yorulmuştur. Bu gerçeği hiç bilmediği, kozasında mutlu hayatını sürdürdüğü anları özlemektedir. Sonunda aşırı yorulur ve ajan Smith’le bir anlaşma yapar. Neo’nun yerini ele verecek, bunun karşılığında sorunsuz eski durumuna, mavi hap yuttuğu zamanlara dönebilecektir. Arkadaşlarına ihanet eder. Çok kayıplar verdirir ve kendi de telef olur gider.

 

Az önce sözünü ettiğim yazar Lem insanların rüyalar âlemini kargaşa ve kavgalarla dolu gerçek dünyaya tercih edeceklerinden korkmaktaydı. Bu korkuyu simgeleyen Cypher ihaneti karşılığında sadece eski konumuna dönmeyi isterken, bildiği gerçekliği de tümden unutmak ister.

 

Bu mümkün müdür?

 

Şu anda dünyanın her yerinde kitlesel medya tarafından oluşturulmuş illüzyon içinde yaşamayı seçenler vardır. Bunlar sanıldığı gibi tümden mavi hap yutanlar değildirler.

 

Zamanımızda mavi hap konumunda kalmak iyice zorlaşmıştır. Kitle iletişim araçları bizi yamulmuş, anlamı dönmüş de olsa belli dozda bir gerçeklikle bombalar. Bu nedenle kursaklarımızdan geçen artık mor renkli bir haptır. Yaşanan illüzyonun gerçek olmadığını, sonsuza kadar devam etmeyeceğini, dahası içinde gaddar bir gerçekliği sakladığını, barındırdığını biliriz, ama mış gibi yaparız. Bir sabah mış gibi gerçekliğine uyanacağımızı hayal eder dururuz. Cypherlık yaparak gerçekliği görmezden gelmeye çabalarız. Markalı giysiler, yeni arabalar, hızlı bir bilgisayarla kaçış yolunda tutunmaya çabalarız.

 

Sonra bir an gelir, illüzyon ve kaba gerçeklik çöker, onların yerini alan şey acımasızca üzerimize abanır.

 

Başta ekonomik krizler olmak üzere bir çok acil sorun bize Mor Hap sunmak üzere sırasını beklemektedir.

 

Neolaşmak değil,  iki hapı bir arada yutmak, ama  Cypherlaşmamaktır marifet olan. İnsan-ı Kâmil mor ötesi bir mertebedir.

 

                                                                                                    Amsterdam - 2005

 

NOT: Bu yazıyı yazdıktan birkaç yıl sonra Slavoj Zizek’in de üçüncü tür bir haptan söz ettiği bir filmi izledim. İllüzyonun(mavi) ya da gerçekliğin(kırmızı) değil, illüzyonun içindeki gerçekliği bulmanın önemine değiniyordu. Bir renk önermiyordu. Aynı zamanlarda aynı noktayı hissetmişiz.  Filmin adı: The Pervert’s Guide to Cinema – Lacanian Psychoanalysis (2006).

27 Eylül 2022 Salı

Sadık Yemni Sözlüğü - Eylül 2022

 

Eylül 2022 itibarıyla:

Sadık Yemni Sözlüğü

 


Tirildeme: Türkçe’de İngilizce deki Thriller kelimesinin karşılığı 1996 yılına kadar yoktu. Gerilim, korku, polisiye tanımları yetersiz kalmaktaydı. Bizde tiril tiril gömlek, pantalon denir ya. Bu dikkatimi çekti. Thril ve Tiril kelimeleri arasında ses benzerliğinin yanı sıra anlam benzerliği olduğunu da keşfettim.Tirildeme kelimesi sözlükte hazırdı yani. Kendini tedavüle sokacak birini bekliyordu.

 

Tirildetir şeklinde de kullanılabilir.


Cümbüşlü Tirildeme: Action thriller için önerdiğim bir deyimdir.


TÖHAF: Tam Özerk HAyal Film. Bütün araştırmalara, antidepresan yıpratmalarına rağmen beynimizde henüz özerkliğini koruyan bölgeler olduğu biliniyor. Tam Özerk HAyal Film şirketi. Bir kitabı okurken ya da bir öyküyü dinlerken beynimizde bu bölgenin yarattığı sadece bize has filmlere verdiğim isimdir. 2008 yılı mamulatı.

 


İdeaot:

İdeaot’u 2003’te otomatize edilmiş idealar, düşünceler, tasavvurlar ve hatta biraz da soyutun güzelliğinin doğurduğu aşk anlamına türettim. İdeaot’a giden yolun iki öncül basamağı vardı. Robot ve Biot.

 

Robot: Robot kelimesi ilk kez Çek yazar Karel Čapek tarafından 1920’de yazdığı Rossum’s Universal Robots adlı tiyatro oyununda kullanıldı. Çekçe robota kelimesinden yararlanmıştı. 1933 yılında Karel Čapek bir arkadaşına yolladığı mektupta robot kelimesini kardeşi Josef’in uydurduğunu yazmıştır.

Asimow’un yazdığı öyküden yapılan I Robot, Robocop ve A.I, Artificial Intelligence, Star Wars filmleri en tanınmış robot filmleri olarak tarihe geçti. Ben nedense en çok I Robot’u severim. 

 

Biot: A.C. Clarke, 1973’de yayımladığı Rama’yla Randevu adlı kitabında biyolojik robot olan biotlardan söz eder. Bunlar organik malzeme dolu bir denizden türüyorlar, tamirat, yedek parça temini, teknik bakım, temizlik vb. gibi görevleri yerine getirdikten sonra bu mini denizde çözülüp gidiyorlardı.

  Oysa bütün sonsuz değişkeleriyle yaşam Rama’ya gelmişti. Eğer bu biyolojik robotlar canlı değillerse, çok iyi birer taklit oldukları ortadaydı.  

  ‘Biot’ kelimesini kimin bulduğunu kimse bilmiyordu. Sanki bir anda kendiliğinden ortaya çıkmış ve herkes tarafından kullanılmaya başlanmıştı. Bu duruma göre ana girişte Pieter, şef Biot gözcüsü oluyordu. Ve onları inceledikçe bazı davranışlarını anlamaya başladığına inanıyordu.

                                        Arthur C. Clarke, Rama’yla Buluşma, İthaki yayınları,1999

 

İdeaot: Tasavvurlardan yapılmış, düşüncelerden örülmüş robotvari sistemler, simülasyonlar için bir sözcük ararken parmaklarım 2003 şubatında ansızın İdeaot yazdı.  Sezildemliğim, İdeaot’un bir kez kurulduğunda tüm evreni, evrenlerin tümünü birbirine bağlayan mana köprüleriyle eklemlendiğini fısıldıyor. 

Evren denen matrix’in içinde olmak, bu tür bir tasavvurhanenin, düşomatın, hayalmatiğin azası, bileşeni, parça buçuğu kesilmek çok katmerli bir gerçekliğe açılan sayısız eşiklere de yakın durmaktır o halde.

 İnanılmaz derecede muhteşem bir bütünün bitmez tükenmez tünelleri, salkım saçaklı kabul salonları ve de en önemlisi sayısız farkındalık düzeyleriyle tanışmaya davetliyiz.

Dünyada ilk kez 2003’de yayımlanan Çözücü adlı kitabımda kullanılmıştır.

 

                                  

Fikir Yongalama: Ehliyetli düşünme ya da felsefe demlemek. (2006)

Amsterdam’da kurduğum think tank grubuna Fikir yongalama Kulübü adını verdim. 2006 Kasım ile 2008 Aralık tarihleri arasında ayda iki defa olmak üzere toplanıldı ve bir çok dünya meselesi incelendi.

 

Akaşanlar: Akaşik sistemin (levh-i mahfuz ya da evrenin hard diski) her insan için tahsis ettiği duyarlı kayıt öğesi.

                                               

Cepcepniler: Ufak tefek eşyaları, zamanı ve hatta anıları tırtıklayıp paralel evrenlere götüren getiren minik yaratıklar.

 

TekinsizX : Paranormal, metafizik, iyi saatte olsunlar, doğa üstü

olayları fantastik, bilimkurgu, polisiye üslupla harmanlayan edebiyat türü. 2009 mayısında genel bir terim olarak beğenilere sunulmuştur.

 

İnşallahvaristan : Evrenin en ücra köşesinde bile olsa mevcut olmamasından için için endişe duyduğumuz yer. Bütün ütopyaların beşiği. (2010)

 

Sezildemlik: Sezgilerimizin demlendiği ve yaratıcı coşku kazandığı hayali kap. Beynimizdeki sezgi üreten bölge. Gönül.

 

Vehimiçi: Çevrimiçi teriminden yararlanarak PARANOYA karşılığı için türettiğim bir terim. 2010. Vehim halinde online olmak kastediliyor.

 

Tebdilcinler:  Tebdil etmiş cinler. Daha çok dişi olanları tarafından insan vücutları kullanılarak yapılan işlem. (Bu başlıkla bir öykü ve kısa bir film mevcut)

 

Cinofreni: Cinlerin neden olduğu şizofreni vakaları için uydurduğum tıbbi terim. (2014) Bu başlıklı öyküm Gölge Dergisi’nin 86. Sayısında yayınlandı.

 

Canaksi: Varoluşumuzun duygu belli etmeyen bir kopyası. Bir çeşit sağlaması. İlk kez Akisfer (2011) adlı romanımda kullanılmıştır. 2009 yılı yapımıdır.

 

Takatrik: Takatı kesik anlamına.

 

Tevekkülon: Foton, Graviton’dan esinlenerek, tevekkül zerrecikleri anlamına.

 

Tesirlilik : Etkinlik sözcüğü faaliyet anlamına gelmez. Etkinlik’in eşanlamlısı Tesirliliktir. Kültürel tesirlilik, öğrenci tesirlilikleri şeklinde kullanılabilir.

 

Jüpiter Etkisi: Başlangıç aşamasındaki yazarları daha hızla kaliteli yazmaya yönelten yönteme verdiğim ad. (Pek yakında ayrı bir kategori şeklinde izah edeceğim)

 

K∞: Kitaplardan taşan ve sonsuzluk hissiyatımızı depreştiren rayiha. (2013)

 

Bedkorku: Hard Core Horror anlamına. Kanlı bıçaklı olanı (ucuz ve yavan malzemeyi kastetmiyorum) değil ama. Zihnen, moralman çökerten, umarsızlık uçurumlarının dibini seyrettiren korku metinleri anlamına. (2014)

 

Eskidem: Antika ya da eski eşyalar için uygun gördüğüm bir kelime.

 

Fotonella: Fotonlardan yapılmış insan gibi programlanmış bir genç kadın. Türünün ilki. (2013)

 

Kemgerçeklik: Kelek durum silsileli gerçeklik.

 

Düşünce yalpalaması: Kararsızlık.

 

Exogazelci olmak: Hariçten gazel okumak


Korkulobin(Hemoglobinden) Damarlarında korku zerreciklerinin cirit atması. (2008)

 

Kurulu düzen: Patronsaray-İşçibahçe maçı

 

Merakson motoru: Çocuksu ve bilimsel merakı fazla olan marka


Birliktelişim (Rezonans için)

 

 Metakeramet: Keramet ötesi.


Sekizbenlik: Paralel evrenler arasında bir gerçek evren ve yedi kopyası ile çalışan sistem. İlk kez Ölümsüz’de sözü geçmiştir. Hiçbir iddiası olmayan bana ve dalgaboydaşlarım olan okurlarıma has sözlük kurulmaya devam edecek. Daha onlarca kelime yerini beklemekte. Bu kelimeler serbest çağrışıma salınmışlardır. Kullanıma açıktır. (2003)


Vicdanölçer: Vicdanmetre de dense yeridir.


Algımetre: Algıölçerlilik


Niyet pencereleri: Gözler


4 kategori insan:
Dedi ve Koducular
Demedi Koducular
Dedi ve Komadıcılar
Demedi Komadıcılar


Kıllı tasarım:  Darwinizm.  (Akıllı Tasarım’ın zıddı)

Cypher Hapı: 2. Ortaçağ’da, yani günümüzde insanı bireylikten sürülüğe indirgeyen hap. Mavi ya da kırmızı değil. Kahverengi Hap. Ne olup bittiğini pekala bildiği halde başını kuma gömenlerin gözde hapı. (2010)

 

Mor Hap:  Matrix filminde kırmızı hap gerçeği, mavi hap sanal gerçeği temsil ediyordu. Oysa asıl gerçeklik için bu iki hapı bir arada yutmalıdır. (2007)


Phantomat (S.Lem’den): Hayalmatik ya da Düşomat. Tasavvurhane bile olabilir pekala.


Miyavor: Kedilerin en çok istedikleri üç şeyin tek kelimeyle ifade edilişi. Sıcak, kucak ve kayıntı. (2010)

Dijital İnsanat Bahçesi – En Yeni cesur Dünya yani Yeni Normal (2021)

 

Kahır bandı: Kahır yüklü ortam.

Haya kırıklığı: Ahlaksızlaşma, duyarsızlaşma.

Turfandacon : Neocon

 

Paranın haysiyetini yitirmesi: Vahşi kapitalizm.


Can aynam: Sevdalım.

 

Mışıl mışıl tozları: Melatonin.


Bigbangdaşlık : Bigbangle başlayan dostluk.

 

An dondurması : Fotoğraf karesi

 

Beyinosfer: Zihinsel

 

Demirzâr – Demir gibi sert, ama diğer yandan zâr gibi ince, duyarlı, ağlayan, inleyen anlamına. Bir roman kahramanımın adı.

 

Moral karartması: Şiddetli moral bozukluğu

yaşadığı 

 

 

Bize Has Bir Medeniyet telakkisi bağlamında türettiğim sözcükler

 

AKİD : Dünya değişiyor ve yeniden yapılanıyor. Her ülke bundan çeşitli şekillerde etkileniyor. Eskisi gibi kalmak, eski statükoyu  sürdürmek mümkün değil gibi görünüyor. Partiler gelir geçer. Kalacak olan Büyük Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bağımsız bir bakışla, 21. yüzyılda  ‘Yeni Türkiye’nin medeniyet modeli sloganlarından biri olması umuduyla AKİD’i tasarladım.  (2013)

 

AKİD nedir?

 

A – Ankara : Ankara Duruşu. Ankara artık oyunlarla sürüklenen bir ülkenin başkenti değil. Kendisi de oyun kuran, ağırlığı olan Ankara, politik ağırlığının yanı sıra dünyaya verebileceği kültür mirasıyla iftihar etmektedir. Kendine güvenen ve kültürüyle iftihar eden bir duruşa sahiptir.

 

K – Konya : Konya Kriterleri. Bu terim 2005 yılında tarafımdan ortaya atılmıştır. Mevlana’nın eşsiz eseri Mesnevi’den hareketle üç temel maddeye sahiptir. Küresel Merhamet, Hoşgörü ve Hakkaniyet.

 

İ  - İstanbul : İstanbul Hoşgörüsü. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra azınlıklara ve gayri müslimlere gösterdiği hoşgörü, verdiği hakları ve ünlü fermanını temsil eder. Başta Avrupa’da olmak üzere sinsice bedenlenen apartheid’e karşı çok ciddi bir panzehirdir.

 

D – Diyarbakır: Diyarbakır Bildirisi. 1950’lere kadar ciddi bir Türk nüfus barındıran  Diyarbakır, Türk-Kürt işbirliğini ve kardeşliğini temsil eder. Diyarbakır Bildirisi tek maddeden oluşur. ‘Türkler ve Kürtler büyük, etkin ve kalıcı bir refah bölgesi tesisi için sonsuza kadar el ele vermiştir.’

 

Beyaz Cumalar: Robinson’un Maddi Refah Adası’na (refah ülkeleri) göçen eski tanımla üçüncü dünya, yeni tanımla yeterince kalkınmamış ülke insanlarından bazıları (bizde örneğin beyaz Türkler) kendilerini Robinson’un eşdeğeri  addeder. Oysa Robinsonlar nezdinde Cuma’dır. Beyaz bir Cuma.

 

Samsa ve Faust Kapıları: Robinson’un Maddi Medeniyet Adası’na (Batı’ya) girişte iki kapıdan birinden geçilir. Samsa ve Faust kapıları. Samsa Kapısı’ndan geçenler için eninde sonunda böcekimsi bir yaratığa dönüşmek mukadderdir. Faust kapısı ise çok daha az sayıda ayrıcalıklı kimseye görkemli bir hayat sunar. Bunlar zamanla çatallı kuyrukları ve toynaklı ayakları olan yaratıklara dönüşür. Bir aralar  Üçüncü Bir Kapı daha vardı. İnsana insan kalmayı vaadediyordu, ama şu sıralar tamirde. (2013)

 

Modernitenin Sözümona Üçüncü Kapısı ve gerçek Üçüncü Kapı için Üçüncü Kapı başlıklı yazımı okumanızı tavsiye ederim. (2016)

 

SiMA: (2013) yapımdaJ

 

COP: Cumhuriyetçi Oligarşik Parti. Kültürel iktidar ve vesayetin yarı resmi partisi. (2009)

 

Noktacan: Yeni zamanlarda her an nerede olduğu bilinen, gizlisi saklısı olmayan özne. Dijital Köle. (2012)

 

Nazarzede Kliniği: Synopticonun yaygınlaşması. Her an gözlenir durumda kalan insanın bunaltısı.

 

Nârname: İkbal elde etmek amacıyla Şeytanla yapılan anlaşmanın metni. (2015)

 

FOS: Faşist Oryantalist Sol (2015)

 

YOK: Yerli Oryantalist Kepazeler (2015)

 

GEZİLEPSİ: (2017) Aradan geçen bunca zamanda Gezi Olaylarında Küresel Sermayenin, Batılı ülke ve gizli servislerinin, FETÖ’nün, Nusayriler’in, rahmetli Atilla İlhan’ın ünlü kadrosunda yer alan bazı aydın, siyasi, medya mensubu, akademisyen vb.’nin başat rolünü inkâr edenler için konmuş bir teşhistir.  

 

GEZİLEPTİK şeklinde de kullanımı var.

GEZİLEPSY şeklinde yabancı dilde de söylenebiliyor.

 

NATÖ: (2016) Birinci Gladyo ve FETÖ’nün sahibi. PKK, PYD, DEAŞ ve El Kaide’nin patronu.

 

 

Entelhempalar: Milli ve manevi değerlerden iyice kopmuş, Batı kültür potasında erimiş, oradaki muhtevayla hemhal olayım derken cüruflaşmış entellerdir. Pozitivist, sosyal Darwinist takılırlar. Nekrofil fikir mezarlığında gezinmeyi severler. Yaşarken mevtalaşmışları, zombilektüelleşmişleri mevcut malum. Tarih bilincinden yoksunluk çekmeyi mahalleye sadakat olarak nitelendirirler. Ülkesinden nefret eden, her fırsatta yabancı medyaya asılsız şikâyetlerde bulunan zatı muhteremdirler. Karikatür krizlerinde ifade özgürlüğü sevdalısı maskesiyle karakültürleştirme polenleri salarlar. Ülkelerinde zor hayatları varmış numarası çekerler. Gizli açık terör destekçileridir.

(Kısa tasvir – 2016)

 

Karakültürleştiriciler: Karikatür krizinde kasıtlı olarak kriz çıkartan islamofobi fabrikatürlerinin tarafını tutan entellere verilen sıfat. (2005)

 

Kafkaeskileşmişlik: Kafka’nın kendi sorunlarını direkt olarak dile getirmemesinden kaynaklandığı iddia edilen bir terim var. Kafkaesk, endişe ve karamsarlık anlamına kullanılıyor. Eski Türkiye’nin sol-liberal-jakoben formatlı aydınları şu anda iyice kafkaeskleşti. Esas dertlerini dile getirme yetilerini yitirmiş gibiler. Çağ dışı kaldılar. Sorunlar üzerine sorunlu metinler yazarak boşa kürek çekiyorlar.(2016)

 

Porselen Yazarlar: Projeleşen ve projeleşme potansiyeli ve isteği taşıyan yazarlara verilen isim. (2016)

 

TÜM: Türkiyeli ve Müslüman (2009)

 

Hoşkatlanı: Farklılıklara, sürekli yapılması halinde rahatsızlık veren bazı durumlara anlayış gösterme hali. Tolerans’ın karşılığı müsamahadır. Hoşkatlanı müsamahanın bir dalı. Metazori Katlanı da var. Katlanmamanın elimizde olmadığı haller. Hoşgörü Doğu’ya has aşkın bir anlama sahip. Yaratandan ötürü hoş görmek. Batılı anlamdaki toleransı karşılamıyor bu haliyle. (2004)

 

Tordemir : Temsili olarak ‘Demirağ’ şeklinde nitelendirilen, insanları modern köle yapan, özgürlüklerini sınırlayan, virtüel âlem ve algı yönetimi alanlarını yani çağın zihinsel ağlarını kontrol eden otoriteryan, kabalist, baskıcı ağ ve bunun yarattığı sistem. Yeni zamanda Dijital Kafes.(2013)

 

Tepefaizgöz: Faizle ve tefecilikle büyük kapital edinenlerin önde gelenleri. (2015)

 

Hal Efendisi: Postmodernizmin pençesindeki insanın hayatını A’dan Z’ye tanzim eden merci. (2012)

 

Oyuneri: (2016) Bilgisayar oyunu bağımlılarına verilen ad.

 

Kod A:  - Ağrıyan adlı romanımda yerini belirttiğim muhteşem tözün esinlemesiyle - ‘Eğer dünyanın küresel vicdanı bir dağ gibi heybetle yükselmiyorsa, orada dirlik, insani düzen ve merhametten söz edilemez.’ (2011)


GlobeHyde: Küreselleşmenin insan sevmez yüzü. (1999)


GlobeJekyll: Küreselleşmenin insan sever yüzü. (1999)

 

İslamofobi: Batı’da ırkçılığın ve neo-kolonyalizmin yeni maskesi, İslam coğrafyasını ekonomik ve siyasi yönden baskı altında tutma projesinin kilit lafı. Irkçı-siyonist güdümlü avanta tezgâhı.


Homoturcus: ‘İnsan Türk’ anlamına. 1987 yılında tedavüle sürülmüştür. 

 

Konya Kriterleri: Bu terim 2005 yılında tarafımdan ortaya atılmıştır. Mevlana’nın eşsiz eseri Mesnevi’den hareketle üç temel maddeye sahiptir. Küresel Merhamet, Hoşgörü ve Hakkaniyet.

 

Homo Kul : Harari’nin Homo Deus- İnsan Tanrı adlı kitabına yazdığım eleştiri metninde ilk kez ele aldığım bir terim.(2017) Homo Deus’un anti tezi. Bütün dindarları kapsar.

 

RaBA- Rakı-Balık Akademisi – Makbul bir siyaset jargonu.

 

Paraverse (Şubat 2022) – Metaverse alternatif bir sistem. Yapımı sürüyor.

 

Büyük Sıfırlama Emekçileri – Das Globalciler

 

Dijital İnsanat BahçesiBir Metaverse-Paraverse Departmanı. Yakın geleceğin

Tekno Paryaları için dijital kafes.2021

 

Zihnen KirletilenlerZihin Engebeli - 2021

 

Made in Hakikat – Ocak 2022

 

Nitelikli Aylak – 2022

 

Merhabella – Temmuz 2022

 

Körkütük Kötülük – Ağustos 2022

 

Korkuobur – Eylül 2022

 

 

 

Çekimdışı Sözcükler Kutusu - 1

 

İnsanlar çevrimiçi ve çevrimdışı olarak iki gruba ayrılır. Çevrimdışı olmak, devrimdışı olmak, yani devredışı kalmaktır. - 2010

 

Merak aklın nefes almasıdır. Verdiği nefes de esindir. Nefesin toplandığı yer sezildemliktir, sezginin demlendiği yerdir, yani gönüldür.

 

Esaret ve serbestlik çoğu kez hafızanın oyunudur.

 

Akıl, çoğu kez gerçeğe ancak onu yamultarak ve kısmen reddederek tahammül edebilir.

 

Tanrının içimize üflediği nefes gözeneklerimizden dışarı sızıyor. İnsanlık yeniden çamura mı dönüşüyor? - 2005

 

Mizah zekâ gölünün yüzeyindeki yakamozlardır. 2009

Firketeli okurlar debisi (kadın okurlar için)

 

Gevşek somya rehaveti

 

Mendebur istisnalar

 

Cerahatli ruhlar

 

Heyecan muhiti

 

Karakter sirkeleşmesi

 

Bütünü sezmişlere has hovardalık

 

Bakış kokutanlar birliği

 

Beyin hücreleri göçü

 

Hayatını yanlış yerlere parkedenler kulübü

 

Mazo-tiryakilik.

 

Yorgun izzeti nefisler

 

Müstesnalara açılan sır halvetleri

 

Kaliteli-aza kanaat edenler

 

Moleküler Muhabbet

 

Hasbelmeslek

 

Zamandan azadeliğe ramak kala müstehziyim

 

 

 

Çekimdışı Sözcükler Kutusu – 2

 

Hatasız homo olmaz  - Şubat - 2018

 

Lineer Sabır – Aralık 2017

 

Hayat çelişkilerle müstakildir – Mart 2018

 

Beyin hücreleri göçü

 

Laf çorabın mı kaçtı?

 

Rüyalar beni sana sallatan salıncaklar.

 

Hayaldentüremişne varsagiller = nesne - 2008

 

Mendebur istisnalar

 

Müstesnalara açılan sır halveti

 

Heyecan muhiti

 

Yollara kalp döşeyen niyet

 

Hayırcası harikadır

 

Kaliteli aza kanaat

 

Bastırılmış duygu pastırması

 

Cerahatlı ruh

 

Hasbel meslek

 

 

Çekimdışı Sözcükler Kutusu – 3

 

İlham en hakiki (Drug) kafadır.  - Mart 2019

 

İstikbal marşı korosuMart 2019

 

Format fıtratı yorar. – Mart 2019

 

İçimizdeki güzellik bize musallat olan – Ekim 2019

 

Küfür şu sıralar püfür püfür. – Mart 2020

 

ETT -Elleri Telefona Teyelliler – Mart 2020

 

Kelt Kelbi – Mayıs 2020

 

Kabin Azabı – Ekim 2020

 

Dijital Kuduz Salgını – Ocak 2021

 

Tabansör: Asansör bozulunca katları çıkma işlemi – Ocak 2021

 

Hiçe kaç kala geleceksin? - 2013

 

 

 

                                        ----------